Dışarısı en iyi ihtimalle 4 derece civarında... Arada bir esen rüzgâr, yüzünüze ve ellerinize adeta çentikler atıyor, canınız yanıyor. Sıcak bir ortama girdiğinizde bu kez ellerinizi kırış kırış, yüzünüzü de sert ve kupkuru hissediyorsunuz. Diyetisyen Emre Uzun, "Cildin nemliliği, değişen hava koşullarından etkilenir. Özellikle kışın, hava sıcaklığıyla birlikte atmosferdeki nem oranı da geriler. Dolayısıyla zaten nem kaybeden cildimiz, bir de nemsiz ortamla karşılaşınca iyiden iyiye kurur" diyor.
"Kış, pek de cilt dostu bir mevsim sayılmaz. Dışarıda sert ve soğuk rüzgâr eserken bir anda sıcak ve kupkuru bir kapalı ortama gireriz. Bir sıcak ve kuru, bir soğuk ve yıpratıcı ortam; ısı dengesizliği, ortaya çıkmasa bile bulutların arasından yansıyan güneş ışınları derken cilt yavaş yavaş yıpranır, kurur ve direncini kaybeder. Bu, genellikle kadınlar için sorun zannedilir ama ciltteki kuruma tıraş olurken erkeklerin, ellerinin üstündeki çatlama ve kabuklanmayla çocukların da canını yakan bir durum. Çatlamış dudaklar bile herkesin sorunu olduğunu anlamaya yeter! Çünkü kurumuş dudaktaki ya da el üzerindeki çatlaklar mikroplar için adeta vücudumuza giriş kapısı... Sonrası kızarıklıklar, lekelenmeler, yanma hisleri, kaşıntılar ve enfeksiyonlar; cildin kaybolan esnekliğiyle birlikte giderek büyüyen, tedavi edilmezse egzamaya kadar varan sorunlar..."
Peki, kış aylarında yaşadığımız cilt kuruluğunun, beslenmemizle bir alakası var mı? Diyetisyen Emre Uzun, "Cildimizin kuruduğunu hissederiz. Gergin olur, daha fazla nemlendirici kullanmaya başlarız. Hafif kaşıntılar baş gösterir. Bunlara karşı öncelikle 'kışın susamıyorum' demeyi bırakmak gerekiyor. Bu metabolizmanıza aykırı bir yaklaşım. Susarsınız ama bunu daha az hissedersiniz. O yüzden bol bol su içmeye devam etmelisiniz" diyor ve kış aylarında tüketmemiz gereken besinleri sıralıyor:
Yağlı balıklar: "Somon, uskumru, ringa gibi yağlı balıklar zengin omega-3 kaynaklarıdır. Cilt altı yağ tabakasını; dolayısıyla cildin yumuşaklığı ve nem seviyesi korurlar. Yağlı balıklar, cildin güneşten gelen ultraviyole ışınlara karşı hassasiyetini de azaltır. Yine cilt için koruyucu olan antioksidanlar ile E vitamini açısından da zengindirler. Bu da cildi serbest radikallerden ve iltihaplanmadan korumalarını sağlar. İçerdikleri proteinle cilt bütünlüğünü desteklerler. Yağlı balıklar aynı zamanda çinko zenginidir ve çinko da yeni cilt hücreleri üretimi için gereklidir."
Avokado: "Bu meyve, içerdiği yağlarla cildin esnek ve nemli kalmasına yardımcı olur. Avokadodaki bileşenler cildi güneş ışığının yıpratıcı etkisinden de koruyup kırışıklıklara ve yaşlanmaya karşı savaşır. E vitamini zengini olan bu meyve, C vitamini içeren gıdalarla birlikte tüketilirse cilt üzerinde daha da olumlu etkiye sahip olur. Yaklaşık olarak yarım adet avokado ile günlük E vitamini ihtiyacımızın %10‘unu C vitamininin %17’sini karşılamış oluruz.".
Ceviz: "Tam ceviz mevsimindeyiz. Ceviz ise esansiyel yağ asidi kaynağıdır. Cevizin içerdiği yağ asitlerini ise vücut kendi başına üretemez. Çinko, Omega-3 ve Omega-6 da cevizde bulunur. Günde 5-6 adet ceviz yemek, günlük çinko ihtiyacının %6’sını karşılar. Bu da vücudun bakterilere ve iltihaplanmaya karşı güçlenmesini sağlar. Az miktarda E ve C vitamini de içeren cevizde seleyum ve protein de vardır. Bu yüzden ceviz, cilt yaralarını iyileştirmekle kalmaz, cilt sağlığını da destekler."
Ay çekirdeği: "Neyse ki ay çekirdeğini seven ve bol bol tüketen bir milletiz. Ay çekirdeğinin yaklaşık 30 gramı günlük selenyum ve çinko ihtiyacımızın % 10'unu, E vitamini ihtiyacımızın %37'sini karşılar. Güçlü bir antioksidan olan ay çekirdeğinde protein de bulunur. 4000 kadın üzerinde yapılan bir çalışma da, ay çekirdeğinin yaşa bağlı olarak gelişen cilt kuruluğunu ve ciltteki incelmeyi azalttığını kanıtlamıştır."
Tatlı patates ve balkabağı: "Bizler tatlı patates ile yeni yeni tanışıyoruz. Adında "patates" ifadesi var ancak bilinen patatesle hiçbir ilgisi yok. Aksine, daha çok havuca benziyor çünkü tıpkı havuç gibi beta karoten deposu... Balkabağı da öyle... Beta-karoten demek de A vitamini demek... Bu da cildi çevresel etkilerden ve özellikle güneş ışığının olumsuz etkilerinden koruyor anlamına geliyor. 100 gram tatlı patates ya da balkabağı ise hücre ölümünü ve buna bağlı olarak ciltte gelişen kuruluk ile kırışıklığı azaltıyor, cilde sağlıklı bir görünüm kazandırıyor."
Renkli dolmalık biberler: "Eskiden sadece yeşilini bilirdik ama artık sarı, kırmızı hatta turuncu olanları bile var. Bu renkli dolmalık biberler de beta karoten zengini... Yaklaşık 150 gram renkli dolmalık biber, günlük A vitamini ihtiyacımızın %92’sini karşıladığı gibi günlük C vitamini ihtiyacımızın da %371’ini karşılıyor! Kolajen üretimine katkıda bulunduğu için cilt sıkı ve canlı görünüyor."
Brokoli: "Brokoli içerdiği A ve C vitamini kadar çinko ve lutein ile de tam bir cilt dostu... Cildi oksidatif stresten ve buna bağlı gelişen kuruma ve kırışıklıklardan koruyan brokoli, çiçeklerinde sakladığı sülforafan ile de kanser karşıtı bir sebze olarak biliniyor. Bunun anlamı ise kişiyi cilt kanserinden koruması. Cildin kolajen seviyesini de koruyan brokolinin etkisi 48 saat (2 gün) devam ediyor!"
Soya: “İzoflavon içeren soyanın cilt kuruluğunu önlemeye katkısı araştırmalarla kanıtlanmış. 30-40 yaşlarındaki kadınlar üzerinde yapılan bir çalışmaya göre, 8-12 hafta boyunca soya tüketen kadınların ciltlerindeki esnekliğin arttığı gözlemlenmiş. Soyanın bir olumlu yanı da menopoz sonrası dönemle ilgili. Araştırmalara göre menopoz sonrası dönemde soya tüketimi cildin kolajen üretimini destekliyor ve cilt hem pürüzsüz hem de canlı kalıyor!"
Çikolata: "Sevmeyen varsa kötü haber: 6-12 hafta boyunca takip edilen bir çalışmaya göre kakao (ya da çikolata), antioksidan içeriğiyle cildi daha nemli tutuyor! Kakao kan dolaşımını da hızlandırdığı için cilt hücrelerini besleyen en ince kan damarlarına bile kan ulaşımını sağlıyor ve bu da cilt dokusunun daha iyi beslenmesini sağlıyor. Yapmanız gereken, günlük 20 gram bitter çikolata tüketmek... Böylece hem yüksek antioksidan almış, hem cildinizin ultraviyole ışınlara karşı hassasiyetini azaltmış hem de kan dolaşımını artırarak cildinizi beslemiş olacaksınız. Bu arada, kakaonun cilde olumsuz etkisi olduğunu gösteren tek bir araştırma bile yok! Ancak unutmayın: Yediğiniz çikolatanın kakao oranı yüksek, yani bitter olması şart! %70 kakao oranı yeterli diyebiliriz."
Yeşil çay: "İçeriğindeki kateşin sebebiyle yeşil çay da tam bir cilt dostu... Yaşlanmaya ve hasarlara karşı cildi koruyan yeşil çay, ciltteki kızarıklığı azalttığı gibi cilt nemini, cilt tabakasını ve cilt esnekliğini de koruyor. Bu durum da 12 hafta boyunca 60 kadın üzerinden yapılan bir araştırmayla kanıtlanmış durumda."
Birkaç uyarı daha...
Alkol ve sigaradan uzak durun! Bu ikisi için "geleneksel cilt düşmanı" diyebiliriz.
Egzersiz yapın! Çünkü egzersiz yaparken terlersiniz ve cilt gözenekleriniz açılır, bu gözeneklerden de deri altındaki yağlar cilt yüzeyine çıkar. Böylece hem cildiniz doğal olarak nemlenir hem de gözeneklerin tıkanması önlenir. Kan dolaşımı da hızlandığı için cilt daha iyi beslenir.
Cildiniz kışın kuruyorsa cips, kraker gibi atıştırmalıklardan iki kere uzak durun!
Zeytinyağı tıpkı badem, yer fıstığı, susam yağı gibi tekli doymamış yağlardandır. Zeytinin kendisi de yağı da iltihaplanma karşıtı bileşenlerle yüklüdür. Bu da cildin nem dengesi ve sağlığı için önemlidir. Zeytini ve zeytinyağını sofranızdan eksik etmeyin!
Cildi koruyan ve nemlendiren smoothie
(İsteyen puding olarak da hazırlayabilir)
Malzemeler:
2 yemek kaşığı kakao
1 avokado
1 çay bardağı soya sütü
4 hurma
Vanilya (isteğe bağlı)
Ceviz
Hazırlanışı:
Avokadoyu güzelce yıkayın. Kabuğunu soyup dilimleyin. Bu arada hurmaları da ılık suda ıslatıp yumuşamalarını sağlayın. Avokadoyu ve hurmaları, 1 çay bardağı soya sütü (isteğe bağlı olarak vanilyayı da ekleyerek) rondodan geçirin. Buzdolabında 1-2 saat bekletin. Kırdığınız cevizleri üzerine serpin ve afiyetle yiyin. (Süt miktarını artırıp, hurma yerine bal koyarsanız, pudingi smoothie olarak tüketebilirsiniz.)
Cildinizin nemli ve sağlıklı olması şerefine! Afiyet olsun...