Aşk… Yüzümüzde tebessüm, kalbimizde hareketlenmeye yol açan, bağışıklığı bile güçlendiren... Bir de takıntı var ki, değil bağışıklık sistemini vurması, hayatı zindan edebilen! Bazen kişi etrafındakilerden ‘seninki aşk değil, takıntı’ cümlesini duyar, yaşadığı duygu yoğunluğu ile baş edemediğinde kendisine bunu sorar. Acıbadem Fulya Hastanesi’nden Psikolog Sena Sivri, yaşanılan duygu durumunun aşk mı takıntı mı olduğunu anlamak için kişinin kendisine sorması gereken temel 10 soru olduğunu, bu soruların çoğuna ‘evet’ yanıtı veriyorsa ve hakim olan duygusu ‘mutluluk’ değil ‘huzursuzluğa’ dönüşmüşse, gerektiğinde uzman desteği alması gerektiğini söylüyor. Psikolog Sena Sivri 14 Şubat Sevgililer Günü kapsamında, kişinin kendisine sorması gereken 10 soruyu sıraladı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
Tarih boyunca herkesin peşinden koştuğu, anlamını çözmeye çalıştığı, kendince tarif ettiği, filmlere, şarkılara, kitaplara, sanat eserlerine konu olmuş bir duygu durumu; aşk. Aşk nedir? Nasıl olur? Bir kereden fazla aşık olunur mu? Hissedilen duygu aşk mı sevgi mi yoksa takıntı mı? Acıbadem Fulya Hastanesi’nden Psikolog Sena Sivri aşkı şöyle tanımlıyor: “Beynin psikolojik bir yatırımıdır aşk. Yaşayabileceğimiz en kapsamlı duygusal yaşantı olan sevginin bir alt basamağıdır. Çok daha spesifik ve dorukta yaşanan bir duygudur. İnsanın sevebilme ve üretebilme kapasitesidir. Biyolojik yapısının ötesinde, zihinsel, psikolojik ve sosyal eylemleri içerir. Doğumdan ölüme kadar devam eden sevgi üretme ve sevilme gereksinimini doyurmaya dair bir süreçtir.”
Sağlıklı aşkın faydaları çok
Aşık olan kişi etrafına neşe saçarken, öğrenmeye, üretmeye daha açık oluyor. Kendisini, sorunları çok daha kolay çözecek güçte hissediyor, olaylara daha olumlu yaklaşıyor, etrafa karşı daha ılımlı bir insan haline geliyor. Psikolog Sena Sivri sağlıklı aşkın bağışıklığı bile güçlendirdiğini vurgulayarak “Aşık bireyin ilk etapta beynindeki dopamin salınımı artar. Bu, kişiyi daha enerjik, hareketli, coşkulu bir hale sokar. İştah ve uyku ihtiyacında azalma meydana gelir. İlerleyen evrelerde seratonin ve endorfin salınımının artışına bağlı olarak daha sakin, dingin, mutlu bir ruh haliyle beraber motivasyonda, özgüven hissinde, konsantrasyonda artış meydana gelir. Tabii bu durum sağlıklı aşkta mümkündür” diyor. Aşkının karşılığını alamayan, sevdiğini kaybeden, sevme ve sevilme döngüsünde kayıplar yaşayan kişilerde sağlıklı aşktan bahsetmek mümkün olmuyor.
Takıntı hayatı zindan ediyor!
Sağlıklı aşkın; kişinin kendine duyduğu sevgiyle ilintili olduğunu; kendiyle, çevresiyle, yaşamıyla uyumlu ve sağlıklı bir ilişki kurmuş bireyin aşkının da sağlıklı olacağını belirten Psikolog Sena Sivri, aksi taktirde bunun bir bağımlılığa ve takıntıya dönüşmesinin kaçınılmaz olacağını vurguluyor. Psikolog Sena Sivri “Takıntıya dönüştüğünde kişinin işlevselliği ve kişilerarası ilişkilerinde bozulmalar ortaya çıkar. Sadece aşık olunan kişi dışında bir mutluluk ve tatmin kaynağının olmadığına inanan kişi kendine ve çevresine zarar vermeye başlar, depresif duygu durumu, davranış ve kaygı bozuklukları gibi durumlarla karşı karşıya kalabilir. Dopamin salınımındaki azalmaya bağlı olarak iştah ve uyku düzeninde rahatsız edici değişimler, seratonin ve endorfin salınımındaki azalmaya bağlı negatif duygu durumunda artış, iş ve/veya okul performansında düşüş, kişilerarası ilişkilerinde bozulmalar, konsantrasyon sorunları, dikkat dağınıklığı görülebilir. Bağışıklığı iyice zayıflar. Tablonun uzun sürmesi halinde kişi bunlardan kurtulmak, kendini teskin etmek adına alkol madde kullanımına yönelme tehlikesiyle karşı karşıya bile kalabilir” diyor.
Kendinize sormanız gereken 10 soru
- Aşık olduğum kişiyi sürekli, her dakika, her saniye düşünüyorum.
- Sürekli onunla iletişim halinde olmak, konuşmak istiyorum. Konsantrasyon sorunları yaşıyorum.
- Her gün görüşmek istiyorum. Görüşemediğimde ilişkimizde problem olduğunu düşünüyorum.
- Eski arkadaşlarımdan, sosyal çevremden uzaklaştım, görüşmüyorum.
- Onunla her konuşmamdan sonra kızdı mı küstü mü diye kaygılanıp, ilişkimin bitmesinden korkuyorum.
- En ufak bir sorun veya tartışmaya tahammülüm yok, ilişkimi kaybedeceğimi düşündürüyor.
- Bana vakit ayırmadığı, telefonu açmadığı, mazeret belirttiği, başka işi olduğu anlarda beni istemediğini, sevmediğini düşünüyorum.
- Okul / iş performansımda düşüş var. Yaptığım işlere konsantre olmakta güçlük çekiyorum.
- “Benimle olmayacaksa kimseyle olmasın” diye düşünüyorum.
- Sevdiğim kişiye bir türlü güvenemiyorum.
SONUÇ: Bazen kişilerin, etrafındakilerden “Seninki aşk değil, takıntı” cümlesini duyduğunu, bazen yaşadığı duygu yoğunluğu ile baş edemediğinde kendisine bunu sorduğunu belirten Psikolog Sena Sivri; “Yaşanılan duygu durumunun aşk mı takıntı mı olduğunu anlamak için kişi kendine bu 10 soruyu sormalıdır. Çoğuna ‘evet’ cevabı veriyorsa, kişisel ve sosyal hayatında sorunlar yaşıyor, aynı zamanda bu duygu durumuna bağlı psikolojik problemler yaşıyorsa burada aşktan ziyade bir saplantıdan, takıntıdan bahsetmek doğrudur. Sağlıklı aşkta da sevilenin kaybedilmesine yönelik kaygı, zihinde kapsadığı alan ve zamanda artış, heyecan mevcuttur ama hakim olan temel duygu mutluluktur. Hakim olan duygu huzursuzluğa dönüştüğünde oradaki sağlıklı aşk değil, takıntıdır! Bu durumda mutlaka bir uzman desteği gerektiği alınmalıdır” diyor.