Dünyada en sık görülen kanserlerden biri olan rahim ağzı kanseri, her yıl yarım milyondan fazla kadını etkiliyor ve bu kadınların da yaklaşık yarısı geç tanı nedeniyle hayatını kaybediyor. Ancak rahim ağzı kanseri önlenebilen bir kanser olduğu için bu konuda erken tanı büyük önem taşıyor.
Sarıyer İlçe Sağlık Müdürlüğü ve Acıbadem Maslak Hastanesi işbirliği ile 18 Ocak 2017, Perşembe günü İstanbul Büyükşehir Belediyesi Bağlar Kültür Merkezi’nde rahim ağzı (serviks) kanserinde erken tanıyı artırmak amacıyla bir seminer düzenlendi. Seminere Halk Eğitim Merkezleri, İsmek’ler, muhtarlar, Sarıyer Hüseyin Kalkavan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrenci ve eğitimcileri ile çok sayıda vatandaş katıldı.
Sarıyer İlçe Sağlık Müdürü Dr. Nilüfer Ataoğlu yaptığı açılış konuşmasında, rahim ağzı kanserinin kadın kanserleri arasında ilk sıralarda yer aldığını ve erken tanının kadın sağlığı açısından hayati önem taşıdığını ifade etti. Sağlık Bakanlığı’nın kanser tarama programı kapsamında; 30-65 yaş kadınlarımıza rahim ağzı kanseri tarama hizmetinin tüm Aile Sağlığı Merkezleri’ nde ücretsiz olarak verildiğini vurguladı. Seminere uzman konuşmacı olarak katılan Acıbadem Maslak Hastanesi Jinekolojik Onkoloji - Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Mete Güngör, birçok kadının hayatını tehdit eden rahim ağzı kanserinin önlenebilir olduğuna dikkat çekti.
İlk cinsel ilişkiye dikkat
Prof. Dr. Mete Güngör, konuşmasında rahim ağzı kanseriyle ilgili çarpıcı bilgilere yer verdi. Hastalığa cinsel yolla bulaşan HPV virüsünün neden olduğunu vurguladı, özellikle gençlerde bir farkındalık yaratmanın önemine değindi. İlk cinsel ilişkiden sonra virüsün bulaşma oranının yüzde 30-50 arasında değiştiğini, kadınlarda HPV enfeksiyonunun en sık görüldüğü yaşın 24 olduğunu belirtti. Ancak HPV enfeksiyonu olan herkesin rahim ağzı kanseri olmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Mete Güngör, “Vücudumuzun bağışıklık sistemi, iki yıl içinde virüsün yüzde 90’ını temizliyor. Geri kalan yüzde 10 ise, vücudumuzda kalmaya devam ediyor. HPV virüsü, vücudumuzda kalmaya devam ettiği sürede hiç hastalık yapmayabilir. Ancak bunların bir kısmı kanser öncesi lezyonları yapabilir ve bu lezyonların bir kısmı da yaklaşık 15-20 yıl içinde rahim ağzı kanserine dönüşebilir” şeklinde konuştu.
Erken yaşta aşı yaptırılmalı
HPV virüsünün en sık kanser yapan tipleri HPV 16 ve 18, rahim ağzı kanserinin yüzde 70-75’inden sorumlu. Dolayısıyla bu tiplere yönelik geliştirilen aşılar hastalığa karşı koruma sağlıyor. Özellikle 9 ile 26 arası erken yaşlarda yapılan bu aşılar, hayat boyu kansere yakalanma riskini büyük ölçüde azaltıyor. Ayrıca kullanılan mevcut aşıların son iki yıldır daha da geliştirildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Mete Güngör, “Kanser yapan bu iki HPV tipine beş tip daha eklenerek, koruma oranı yüzde 70’lerden yüzde 93’e çıkarıldı. Gelişmiş ülkelerde kullanılan bu aşının, ülkemize de gelecek yıl gelmesi öngörülüyor” diye konuştu.
Tarama testleri hayat kurtarıyor
Seminerde, rahim ağzı kanserinde aşı yapılsa bile, tarama yöntemlerinin de ihmal edilmemesi gerektiği vurgulandı. Rahim ağzı kanseri olan kadınların büyük bir kısmının son 10 yıl içinde hiç tarama yaptırmadığı, kanser oluşumunda 15-20 yıllık uzun bir süreç olduğu ve bu süreçte tarama programlarıyla hastalığın erken evrede tanınıp tedavi edilebildiği ifade edildi. Tarama yöntemleriyle ilgili de katılımcıları bilgilendiren Prof. Dr. Mete Güngör, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dünyada kullanılan farklı tarama yöntemleri içerisinde en çok kabul edilen yöntem; 20 yaşından sonra her üç yılda bir smear testi yaptırmak. Smear testi, 30 yaşından sonra HPV testi ile birlikte kullanılabiliyor (Co-test). Böylece tarama aralıkları beş yılda bir yapılabiliyor ve konvansiyonel smear testinin yanılma ihtimalini azalttığı için hastalara gereksiz işlemlerin yapılması engelleniyor.”
Sağlık Bakanlığı Ulusal Kanser Tarama Programı 30 yaşından sonra her beş yılda bir rahim ağzı kanseri tarama testi yaptırılması gerektiğini söylüyor ve söz konusu hizmet tüm Aile Sağlığı Merkezleri’ nde ücretsiz olarak veriliyor.