9 Şubat Dünya Sigara Bırakma Günü vesilesiyle görüş bildiren Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk Toraks Derneği Tütün Kontrolü Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Oğuz Kılınç, gençler arasında sigara kullanımının artış eğiliminde olduğunu belirterek “bağımlılar sigara içerek tütün endüstrisine köle olmaktan vazgeçmeli” dedi. Sigarayı bırakmak isteyenlere yönelik tavsiyeler veren Oğuz Kılınç, bu amaçla pazarlanan bilimsel olmayan yöntemler konusunda da önemli uyarılarda bulundu.
Saç telinden ayak tırnağına kadar bütün hücrelere zarar veren sigara kalp, akciğer ve damarlar gibi hayati organlarda da büyük hasarlara yol açarak pek çok ölümcül ve sakat bırakıcı hastalığa davetiye çıkarıyor. Bunların başında da, dünyadaki en öldürücü 10 hastalık içinde ilk üç sırayı paylaşan hastalıklardan ikisi olan akciğer kanseri ve KOAH geliyor. Sigara, dünyadaki en öldürücü 10 hastalığın altısının da direkt sebepleri arasında bulunuyor.
Türkiye'de sigara kullananların sayısı tekrar artmaya başladı
9 Şubat Dünya Sigara Bırakma Günü sebebiyle görüş bildiren Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk Toraks Derneği Tütün Kontrolü Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Oğuz Kılınç, Türkiye'de geçmiş yıllardan farklı olarak tütün kullanma sıklığında azalma görülmediğine dikkat çekti ve şunları söyledi: “Sağlık Bakanlığı'nın son verilerine göre 2008'deki sigara içme oranlarına geri dönmüş durumdayız. Yani ülkemizdeki her 10 kişiden 3'ü sigara içiyor. 15 milyona düşen sigara bağımlısı sayısı bugün tekrar 17 milyona yükseldi. Gelişmiş ülkelerde ise bunun tersi bir seyir izleniyor ve oralarda bu oran yüzde 10'un altına düşmüş durumda. Ülkemizde 2008-2012 döneminde uygulanan tütün kontrol politikaları sayesinde tütün kullanma sıklığı yüzde 23'lere kadar düşmüştü ancak şimdi tekrar bir yükseliş trendi başladı. Talep azaltıcı önlemler eski etkinliğinde uygulanmasına rağmen, arza dönük önlemleri uygulayamadık ve tütün endüstrisi yeni stratejiler geliştirdi. Sağlık Bakanlığı, küresel tütün araştırması ve TÜİK kaynaklı verilere göre özellikle 13-15 yaş grubunda ve kızlarda, sigara içme oranları yüzde 100 ila 110 arttı. Bu nedenle bugün düz paket uygulaması, katkı maddelerinin yasaklanması ve ürün çeşitliliğinin azaltılması gibi önlemler büyük önem taşıyor.”
Sigarayı bırakmaya çalışanlar bilimsel olmayan yöntemlerden uzak durmalı
Sigara içenlerin yaklaşık yüzde 70'i bırakma isteğini telaffuz ediyor, ama bunların sadece yüzde 30'u bir yıl içinde bu yönde adım atıyor. Bu oranın verilecek desteklerle artırılabileceğini belirten Prof. Dr. Oğuz Kılınç şunları söyledi: “Çoğu insan sigarasızlığa dayanamadığı için; konsantrasyon bozukluğu, aşırı sigara içme isteği gibi yoksunluk belirtileriyle baş edemediği için sigarayı bırakamıyor. Oysa ki bu sorunları kolayca kontrol edebilecek tedavilerimiz, deneyimli hekimlerimiz ve sağlık çalışanlarımız var tedavide kullanılan ilaçlar devlet tarafından ücretsiz olarak sunuluyor. Kısacası uygun bir şekilde tedavi edilirse, “sigara içme hastalığından” kolayca kurtulabiliriz. Bugün Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılmış ve halen ücretsiz olarak Sağlık Bakanlığı'nın ilgili birimlerinde doktor kontrolünde kullanılabilen tedavilerimiz var. Bilimselliği kanıtlanmamış diğer yöntemler ise yalnızca, sigara içenlerin çaresizliklerinden yararlanmaya çalışan kişiler tarafından dayatılan ticari amaçlı yöntemlerdir. Bunlara başvuran kişiler başarısız olarak sigarayı bırakabileceklerine dair inançlarını da yitiriyorlar. Bu nedenle sadece etkisi kanıtlanmış bilimsel tedaviyle sürece başlanmasını ve sürdürülmesini öneriyoruz. Bilimselliği kanıtlanmamış yöntemlerden ise uzak durulması gerekiyor.”
Sigarayı bırakmak için sadece irade yeterli olmayabilir
Bırakma sürecindeki en büyük zorluğun sigaraya aşermek olduğunu belirten Prof. Dr. Oğuz Kılınç şöyle devam etti: “Sigara bağımlılarının beyni nikotini yemek, su, uyku gibi vazgeçilmez bir fizyolojik ihtiyaç olarak tanımlar. Bunu bıraktığınızda aç, susuz, uykusuz kalmış gibi hissedersiniz. Bu nedenle bu mekanizmanın ilaçlarla, biraz önce bahsettiğimiz bilimselliği kanıtlanmış, Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlanmış ilaçlarla kontrol edilmesi gerekir. Bunun yanında kişinin sigaradan kurtulmayı istemesi de elbette önemli. Bırakma aşamasında kül tablası, kibrit, çakmak, sigara paketi gibi görsel uyaranlardan uzaklaşmak da faydalı olacaktır. Yemek sonrası, çay-kahve veya alkolle sigara isteğinin artmaması için, su içerek ağzın yıkanması ve sigaraya uygunsuz hale getirilmesi yardımcı olacaktır. Bu önlemler hep beraber kullanıldığında ve düzenli hekim kontrolünde yapıldığında 10 kişiden altısının rahatlıkla sigarayı bırakabildiğini biliyoruz. Sigarayı sadece irade gücüyle bırakmak kolay değildir. Nasıl ki bir yüksek tansiyon hastası iradesiyle tansiyonunu normale getiremezse, sigarayı terk ederken yaşanan sıkıntıların çoğu da iradeyle kontrol edilemez. İşte burada da ilaçlara ihtiyaç duyarız.”
Elektronik sigara tütün endüstrisinin yeni tuzağı
Elektronik sigaranın tütün endüstrisinin yeni tuzağı olduğunu belirten Prof. Dr. Oğuz Kılınç şu uyarılarda bulundu: “Artık onlar bile tütün ve mamullerinin insana zararlı olduğunu kabul etmek zorunda kaldı. Ama buradan elde ettikleri büyük karlardan vazgeçmemek için yeni bir tuzak geliştirdi: elektronik sigara. Normal sigaranın içindeki zararlı maddelerin bire bir aynısı elektronik sigara buharında da, ama daha az miktarda var. Ancak az olması zararlı olmasına engel değil. Örneğin sigarada 1000 birim zararlı madde varsa, elektronik sigarada 100 birim vardır ama hücreye zarar vermesi için bir birim bile yeterlidir. Bir satış taktiği olarak buhar zararsızmış gibi gösterilmeye çalışılsa da, bu zehirli bir buhardır. Her suyun içilebilir olmadığı gibi, bu buhar da solunabilir bir buhar değildir. Buharın içindeki zararlı maddeler, elbette etraftaki pasif içicilere de zarar verir. Bu nedenle kapalı ortamlarda içilmesi kesinlikle yasaktır.”
Sigarasız geçen ilk 20 dakikada vücut bu zehirden kurtulmaya başlar
Prof. Dr. Oğuz Kılınç, sigarayı bırakmanın faydaları hakkında şunları söyledi:” Tütün ve tütün mamullerinin tümü vücuda çok zarar veriyor. Ama bıraktıktan itibaren vücut 20 dakika içinde bu zehirden kurtulmanın yararlarını yaşamaya başlıyor. Kanser riski, diğer öldürücü, sakat bırakıcı hastalıkların oluşma riski süratle azalmaya başlıyor. 24 saatte vücutta zehir bulamıyoruz. 24 saat sonra kalp hızı olması gereken hızına dönüyor. Sigara içenlerin kalbi dakikada 10 birim daha fazla atar, bu da kalbin yorulmasına sebep olur. Sigara bırakıldığında tansiyon da normale döner. Örneğin yüksek tansiyon hastaları sigarayı bıraktıktan sonra daha az ilaçla daha iyi kontrol edilebiliyor. Aynı şekilde şeker hastaları da sigarayı bıraktıktan sonra daha az insülinle daha iyi kan şekeri kontrolü sağlayabiliyoruz. Yani sigara bırakıldığında, mevcut hastalıkları daha iyi kontrol ve tedavi edebiliyoruz. Hastalık olmayan kişilerde ise, hastalık oluşma riski 20'nci dakikadan itibaren azalmaya başlıyor.”
Prof. Dr. Oğuz Kılınç sigarayı bırakanlardaki iyileşme sürecini ise aşama aşama şöyle özetledi:
- Sigarayı bırakanların kalp atış hızı ilk 20 dakikadan itibaren düşüyor.
- 12 saatte kandaki karbon monoksit seviyesi normale dönüyor.
- 2 hafta ila 3 aylık bir süreden sonra kalp krizi riski azalmaya, akciğer fonksiyonları düzelmeye başlıyor.
- 1 ila 9 aydan sonra öksürme ve nefes darlığı azalıyor.
- 1 yılda koroner kalp rahatsızlığı riski, sigara içen birinin yarısı seviyesine geriliyor.
- 10 yılda akciğer kanseri riski sigara içenlerin taşıdığı riskin yarısı seviyesine gerilerken ağız, gırtlak, yemek borusu, böbrek, mesane ve pankreas kanseri riskleri de azalıyor.
- 15 yılda, koroner kalp hastalığı riski, sigara içmeyenlerin taşıdığı riskle aynı seviyeye geriliyor.
Sigarayı bırakmak isteyenlere ücretsiz tedavi hizmeti ve ilaç sunuluyor
Türkiye'de sigarayı bırakmak isteyenlere artık daha fazla imkan sunulduğunu belirten Prof. Dr. Oğuz Kılınç şunları söyledi: “İlk yıllara göre bu konuda biraz daha şanslıyız. Sağlık Bakanlığı verilerine göre 415 sigarayı bırakma polikliniği var ve bu poliklinikler; Sağlık Bakanlığı tarafından sürekli denetim altında. Yani sigaradan kurtulmak isteyen vatandaşlarımız aslında bu hizmete çok yakınlar. Bu merkezlerde ücretsiz ilaç desteği de sunulduğu için hasta hiçbir şey ödemeden tedavi olabiliyor, üstüne bir de sigarayı bıraktığı için tasarrufu artıyor. Bu nedenle sigaradan kurtulmak isteyenler 7 gün 24 saat hizmet veren ALO 171 “Sigara Bırakma Danışma Hattı'ndan kendilerine en yakın sigara bırakma polikliniğinden randevu alarak bilimselliği kanıtlanmış yöntemlerle hem keselerine, hem sağlıklarına, hem de topluma çok önemli katkılar sağlayabilir.“
Günde 1 sigara içmek de, 30 sigara içmek kadar riskli
Kalp yaşı formüllerine göre günde bir tane sigara içenin de, 30 tane içenin de aynı risklerle karşı karşıya olduğunu belirten Prof. Dr. Oğuz Kılınç doğru bilinen bazı yanlışlara dikkat çekti: “Dudak tiryakisi olmak, aç karnına içmemek, içtikten sonra zehirleri vücuttan attığı düşünülen bazı bitki çayları ya da destek maddeleri almak hiçbir işe yaramaz. Vücuda girdikten sonra bu zehirler orada kalır ve yapacaklarını yapar. Onları etkisiz hale getirmek mümkün değildir. Bu zehirlerden kurtulmanın tek yolu hiç sigara içmemektir. Bu nedenle bu zehirli maddeler, içilen miktardan bağımsız olarak vücuda zarar verir. Sigara kadınların kalp ve akciğer yaşını 23 yıl, erkeklerin kalp ve akciğer yaşını ise 28 yıl yaşlandırıyor. Dolayısıyla “sigarayı azalttım, kardayım” yaklaşımı son derece yanlış.”
Sigara gençlerin özgürlüğünü kısıtlıyor
Prof. Dr. Oğuz Kılınç, sigara içen gençlere şöyle seslendi: “Gençlerimiz genelde özgürlüklerine çok düşkündür. Örneğin annesi veya babası özgürlüklerini kısıtlamaya çalıştığında buna tepki gösterirler. Ama sigara içerek ya da elektronik sigara, tütün ürünü, nargile kullanarak tütün endüstrisine gönüllü kölelik yaptıklarının farkına varmıyorlar. Bence bu gençliğin algısına ters bir şey. Gençler, onlara tahakküm uygulayacak ve onu esareti altına alacak her şeye canı pahasına karşı durur. Onların bu duruşlarını tütün ürünlerine karşı da sergilemelerini diliyorum. Tütün ürünleri ülkemize terör kadar zararlıdır. Terör gibi, tütün ve tütün malulleri de ülkemize hem maddi hem manevi bir sürü zarar vermektedir. Her ikisine de dünya kadar para harcıyoruz, insanlarımızı kaybediyoruz.”