7-14 Şubat, tüm dünyada “Doğuştan Kalp Hastalıkları Farkındalık Haftası” olarak kabul edilmektedir. Kalbin yapısında doğuştan var olan ve bir çeşit anormallik olarak nitelendirilen doğuştan kalp hastalıklarının bazıları gebelikte teşhis edilebilmektedir. Bunun yanısıra bu hastalıkların çoğunluğuna tanı, doğumda ya da doğumdan hemen sonra konulmaktadır.
7-14 Şubat haftası, bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de “Doğuştan Kalp Hastalıkları Farkındalık Haftası” olarak kabul edilmektedir. Günümüzde, doğmadan önce tanı koyulabilmesi ile tedavi şansı yakalayabilecek bebek sayısı giderek artmaktadır. Doğuştan kalp hastalıklarının daha az ciddi olanları ise çocukluk yıllarında ya da yetişkinlikte bile teşhis edilebilmektedir. Ciddi doğuştan kalp hastalığı olan bebekler daha hızlı nefes alır, yemek yerken ya da uyurken terlerler, kilo almaları zordur ve sık alt solunum yolu enfesiyonu geçirirler.
Doğuştan kalp hastalığı olan bebekler için en önemli konulardan biri de enfeksiyon riski
Doğuştan kalp hastalığı ile dünyaya gelen bebekler, enfeksiyon kapma ve kalp sorunu yaşama riskleri ile karşılaşabilmektedir. Doğuştan Kalp Hastalıkları Farkındalık Haftası sebebiyle açıklamalarda bulunan SBÜ Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi E. A. H. Pediatrik Kardiyoloji Bölüm Başkanı ve Türk Pediatrik Kardiyoloji ve Kalp Cerrahisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Ahmet Çelebi, “Doğuştan kalp hastası olan bebekler için en önemli konulardan biri de bu bebeklerin enfeksiyonlara daha açık olup Respiratuar Sinsityal Virüs (RSV), influenza A, B, adenovirus gibi solunum yolu enfeksiyonlarına daha kolay yakalanabilmeleridir. RSV, bebeklikte ve erken çocuklukta çok sık görülen bir virüstür. Bebeklerin hayatının birinci yılında görülen bronşiyolit ve pnömoninin en yaygın nedenidir ve doğumsal kalp kusuru olan bebeklerin bu virüsü kapma olasılığı diğer bebeklere oranla daha yüksektir.’’ şeklinde konuştu.
Doğum anından itibaren takip önemli
Prof. Dr. Ahmet Çelebi, “Doğuştan kalp sorunu ile dünyaya gelen bir bebeğin iyi beslenmesi, büyüme ve gelişmesinin yakından takip edilmesi gerekiyor. Bu yüzden de anne ve babaların çocuklarının takip ve tedavilerini aksatmamaları ciddi önem taşımakta. Bu tür hastalıklar, genellikle solunum ve direk temas yolu ile bulaşabileceği için bebeğe temas öncesi elleri bol sabun ve suyla yıkamak gibi basit yöntemler bu yüksek riskli bebekler için hayat kurtarıcı olabilir’’ diye belirtti.
AbbVie Hakkında
2013’te Abbott’tan ayrılarak kurulan AbbVie, araştırmaya dayalı global bir biyofarma şirketidir. Şirketin misyonu uzmanlığını, işine adanmış çalışanlarını ve yenilikçiliğe yönelik benzersiz yaklaşımını kullanarak dünyanın en ciddi ve karmaşık bazı hastalıklarına yönelik ileri tedaviler geliştirmek ve tıbbın hizmetine sunmaktır. Tamamına sahip olduğu bağlı ortaklığı Pharmacyclics dahil olmak üzere AbbVie dünya genelinde yaklaşık 29,000 çalışanı ile 170’ten fazla ülkede faaliyetlerini sürdürmektedir. Şirket ve çalışanları, portföyü ve taahhütleri hakkında daha fazla bilgi için: www.abbvie.com ve www.abbvie.com.tr.